Kayıtlar

Haziran, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Her Şeyin Temeli Türk’e Mi Çıkar?

Geçmişten günümüze, uzun uzun zamanlar içerisinde, genel manâda kişioğulları, dar anlamda filozoflar ve düşünürler, dünyanın ve evrenin ve her bir şeyin temelini merak ederekten, bu soruya, bu sorunlarına bir cevap aradılar. Yahut da, cevaplar aradılar. Değil mi? Örneğin: “Arkhe." "Arkhe? Hmm…” Türlü türlü cevaplar verildi, türlü türlü şeyler ileri sürüldü. Fakat bunların içerisinde en ilginçleri, yani en ilginç cevaplar, bana soracak olursanız bugüne bugün ideologların ağızlarından çıkıyor… Çıktı. Çıkacaktır da, yarınlarda. Hem, bu ideologlar o kadar tuhaflar ki. O kadar tuhaf insanlar ki bunlar… Bunlar da pek çok çeşide ayrılıyorlar. Kimisi, savunduğu şeyi temsil etmiyormuşmuş aslında. Kimisi, kendisine başka unvanlar da üstleniyor. Roller de roller… Lakin, her şeyin altında bir tatmin istenci yatıyor. Bunu biliyoruz. Bu kişileri sizlere sunacağım, göreceksiniz. Göreceksiniz ki, koca koca insanlar, nasıl da bir anda küçülüyorlar. Koca koca profesörler, nasıl da geri zekalıl...

Bişkek'ten Söz Ediyorum Dilfiruz

Resim
Bir an gelecek, ve çok özleyeceksin orayı. Bulunduğun yerleri hatta.  Hatta kaldığın odayı, dolaştığın sokakları, ayak bastığın o toprakları, altında pinekleyip yalnız başına, ara ara hayatını sorguladığın o ağacı...  Hatta kişilik atfedip, bi gece yarısı içini döktüğün duvarları bile özleyeceksin. Hatırlayışlar yüreğini burkacak, hemde nasıl...  Bir fotoğraf ne kadar ağlatabilirse seni, iki katı kadar ağlayacaksın.  Karşılaştığın her türlü şey, yaşadığın falanca olay, hep oraları hatırlatacak sana.  O şehirdeki, o dönemlerini, o anlarını tekrar yaşayamayacak olman, belki tekrar o bölgede bulunamayacak oluşun sızım sızım sızlatacak içerini.  Gelecekteki bütün rüyaların, o şehirden izler taşıyacak. Bilmiyorum Dilfiruz, maneviyatımın bir bölümünü, hem de koca bir parçasını Bişkekte bıraktım. Ben mi o şehre hapsoldum, o şehir mi zihnime hapsoldu... Bilemiyorum. Çok özlüyorum, hemde nasıl... Koca şehir,  kocamış da yaş almış, yaş alışıyla daha da güzelleşm...

Hüzün

Ne zaman hayata ve olaylara göz atsam, her şeyin altında bir hüzün, küçüklük, acizlik, keder, acı görüyorum. Hiç mutlu olamıyor, sevinemiyorum. Tam 5 yıldır böyle. Hep böyle mi sürecek?

Saldım

Saldım.  Ülkenin ve milletin başına en ağır belalar çöksün, ışık olmayalım da bizler, Darbe yiyince başlarına, daha bir canlansın zihinler.

Düş Kırıklığı

Yarattığım eserlerin toplamda 1200 sayfayı geçtiğini ve şimdiden minik bir külliyat oluşturduğumu babama söylediğimde, babam ilkin sustu, ve düşünüyor göründü akabinde.  Birkaç saniyelik sessizlikten sonra karşılık verdi, işine gitmeden önce: çıkıyorum, ekmek alıp bırakayım mı eve?

Çelişik Adam: Çepni Serhat

"Çepni Serhat ÖZTÜRK" ismi, gün geçtikçe, -devamlı daha farklı kimliklere ve düşüncelere meylettiğimden ötürü,- insanların kafasında soru işaretleri uyandırmaya devam ediyor. İsmin içerdiği ve yansıttığı anlam; bir günde, hatta bırakın günü, birkaç saatte değişiveriyor. Esasında, bunun pek çeşitli sebepleri var. Onların en mühimi, refleksif düşüncenin* temel prensiplerimden biri hâline gelmesidir.  Bir bakarsınız ki ateşli bir idealistim... Israrlı ve kararlıyım, savunucuyum, aşık olmaktan da öteyim bir dine!*  Bunlar, geçmişimde en bariz şekilde görünür haldedirler. -Belki parça parça şu anımda da o türden izlenimler veriyor olabilirim, sizlere- Sonra...  Yine bir gün bakarsınız ki; her şeyden elini ayağını çekmiş, nihilist, apolitik, pesimist, pasif, durağan, sinmiş, vazgeçmiş birisiyim... Ben buna, insanın en insan hâli diyorum. Bu davranışlar, bir sanatçıya has davranışlar, da diyorum. Ama bilinçlice, ama bilinçdışı. Bir bakarsınız ki günün birinde; antiteist, ateist ...