Boş, Bomboş.
Sokakta, bir dilenci çocuk veya biçâre bir adam görürüm, sonra da "Aha işte bak, birkaç on yıl sonraki hâlin budur." derim. Geçtiğimiz günlerde de "hakkını alamamış bir şair" gördüm, yetmişli yaşlarını aşmış bir şair... Ve o da, ilk gençlik çağlarından beri, bugünlere gelene değin şiir yazıyor olsa da, başarıya ulaşamamış... Belki yazdıkları başarılı idi, bilmiyorum... Fakat bir okuyucu kitlesine, şöhrete erişememiş. Bu gibi insanları görünce, niyedir, hep, onlarla aynı kaderi paylaşacakmışım gibi gelir... Hiç umudum yok!.. Bundan dört gün kadar önceydi, 24 Mayıs 2024'te, saat 14.00 sularında, Türk Ocakları Ankara Şubesi'nde, Dîvanu Lugati't Türk hakkında bir konuşma yapacak olan, hocam Prof. Dr. Feyzi Ersoy'u dinlemek üzere, biz, konunun ilgilileri, toplanmıştık. Hakkı teslim edilmemiş yaşı ileri şair de oradaydı. Heyecanla, konuşmanın bitmesini bekliyor, ellerini durduramıyor, sabit tutamıyordu. Program bitmek üzereyken sahneye fırladı. Şair delili...