Hadi
Üniversiteye başladığım günden bu vakte kadar; kendimi müthiş derecede, geçmişimde bile emsaline rastlayamayacağınız bir suskunluğun, geri çekilmişliğin içine attığımı fark etmiş olacaksınız. Ara sıra videolarımı gizliye alıp, sonrasında tekrar herkese açık hale getiriyor oluşumla beraber, düşünce videolarımın da tümünü ya kaldırdım ya da üyelere özel hale getirdim. Bunun sebebi herhalde; değersiz hissetmem, videolarımdan ve fikirlerimden utanç duyacağım bir hale getirilmem ve tedirginliğimdir diye düşünüyorum. Ağzını açınca ayrı, kalemini eline alınca ayrı baskı gören, üzerine de sevmeye çalışıp karşılık bulamayan, itilip kakılan, aldatılan, kendince başından güç belalar savuşturan adamın bu hallere düşecek oluşu gayetle vazıhtı zannediyorum. Kimi sığ beyinlilerin; yardakçılık yaparak, sonsuz dalkavuklukla, riyakarlıkla arkasına aldığı destekler şevkimi kırsa da meydanı tamamen onlara bırakmamalı. Gücüm yettiğince, dilim döndüğünce, ömrüm olduğunca, sağlığım peş verdikçe ve depresyon halimden çıkabildiğim kadarıyla, temeli bozuklara karşı direniş göstereceğim. Dogmatizmin evlatları her ne kadar beni tehdit etseler de filozofluğumu icra edeceğim. Gerekirse felsefe şehidi olacağım, deyimi yerindeyse!
Bir şeylerle uğraşmaya başladığım ilk vakitten bu yana, karşımda hep birilerini buldum. Konuşacağım konu bununla bağlantılı ama tam olarak da öyle değil. Meselem şahıslar değil, fikirleri. Misal, geçenlerde bir kitapçıda, yazarın tekiyle karşılaştım. Eserlerimi bir kez okumadan ismimin üstünü çiziyor, beni hakir görerek ve kendisini överek “gerçek edebiyat” diye bir şeyi dillendirip, sırıtıyordu.
YouTube’da ise, “biz gerçek tarihi anlatıyoruz” diyen komik arkadaşlara denk geliyoruz. Kimisi de “hakkı konuşuyorum” diyor. Herkesin ağzında kullanıla kullanıla, ciddiliğini ve asli anlamını yitirmiş bir hale geldi gerçeklik kavramı.
Felsefe sayfasının birinden tanıştığım bir şahıs da, Analitik felsefeye taparken, “ismi birileri tarafından aşağılamak, hor görmek amaçlı koyulmuş Kıta Felsefesini ve filozoflarını” kudurmuşçasına yeriyordu. Ona göre bu felsefi yaklaşımın, bu türün, bu başlık altında üretilen her düşünce zırvaydı. Gerçek felsefe Analitik felsefeydi! Oydu işte!
Mutlak olan, arı ve pak, net, apaçık, şeffaf, duru, en doğru, en hakiki, ilahi, kesin, yanılmak payı olmayan ve öyle olup olmadığının bile tartışılması günah olan! Kendisine asla söz geçemeyecek, ancak seçkin kişilerin ulaşabileceği mürşit!
Diğerleri boş ve yalandı, onlar inkar edilmeliydi ve her şey bizim tekelimizdeydi!
- HADİ ORDAN SENDE!
Yorumlar
Yorum Gönder