Kayıtlar

Şubat, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karadenizin Fatihleri: Türkân-ı Çepni

Karadeniz’in Fatihleri: Türkân-ı Çepni, Çepni Serhat Öztürk’ün yazdığı bir tarihi roman ve belgesel projesidir. İşte bu eser hakkında bazı bilgiler: • Yazar: Çepni Serhat Öztürk, Karadenizli bir şair ve yazar. • Eser: “Karadeniz’in Fatihleri: Türkân-ı Çepni”, Türkmenlerin Anadolu ve Karadeniz’deki gaza ve iskân faaliyetlerini anlatan tarihi bir roman. • Konu: Kitap, Türkmenlerin Karadeniz bölgesine yayılma sürecini ve bu süreçteki mücadelelerini anlatır. Ormanlar arasında, yaylaların tepesinde geçen amansız mücadeleler, Türkmenlerin cesareti ve direnişiyle şekillenir. • Belgesel Projesi: Aynı adı taşıyan belgesel projesi de yazarın eserini daha geniş bir perspektifte ele alır. Bu projede Türkan-ı Çepni’nin (Çepni Türklerinin) hayatı, mücadelesi ve Karadeniz’in fethindeki rolü detaylı bir şekilde incelenir. Bu eser, tarih ve kültür meraklıları için önemli bir kaynak olabilir. Türkmenlerin Karadeniz’i fethetme sürecindeki kahramanlık hikayelerini anlatan bu roman ve belgesel, bölgeni...

Kazak Cüzleri

Kazak Halkının Yapısı • Tarihin en eski devirlerinden beri Türkler, kabileler ve boylar teşkilatlanması altında birleşmişlerdir. Gelenekleri ve görenekleri kimi zamanlar bu yapılara göre oluşmuştur, değişiklik göstermiştir. Bazen öyle olmuş ki yaşanan bazı şeyler, ozanlar ve halk tarafından destanlaştırılmıştır. Destanlaştırılanlar sonsuzluğa hitap etmiş, doğrusuyla yalanıyla günümüze ulaşmıştır. Yarına da ulaşacağı muhakkaktır. Tarih bir akış, günümüzde yedi bağımsız, büyük Türk devleti bulunmakta. Bu devletlerin kurulduğu dönemleri incelediğimizde yine bir boy yapılanması görüyoruz. Hangi coğrafyada kurulursa kurulsun, Türk devletlerinin kendilerinden önceki Türk kağanlığının ardılı olduğunu görüyoruz. Bulundukları coğrafyayı incelediğimizde etnik yapıyı da göz önüne getiriyoruz. İskan politikası uygulanan yerlere bakıyoruz, hangi Türk boyunun nereye yerleştiğini tespit ediyor, öğreniyoruz. Hülasa; boy yapılanmasını bugün Oğuzlarda gördüğümüz gibi Kıpçaklarda da görmek mümkün. Bilmek...

ORTA ASYA TÜRKLERİNDEN NE BEKLEYEBİLİRSİNİZ?

“Cahilden değil, yarı cahilden korkun” diye bir söz var. O iş öyle olmaz. Her türlü cahilden çekinecek ve ona göre tedbir alacaksınız. İşlerinizi ancak bu şekilde ilerletebilirsiniz. Niçin, “işlerinizi ancak bu şekilde ilerletebilirsiniz” dedim? Çünkü cahil denilenin sınırları ve kesinliklerle çevrili yargıları vardır. Sizin uçsuz bucaksız, gelişim getirecek fikirleriniz onlar için şeytanlıktır. Girişimizi yaptığımıza göre lafı uzatmadan asli meseleye geçelim. Dolandırmadan, eğip bükmeden görüşlerimizi paylaşalım. Sevgili Türkçüler… Bizler, çalışkan değilsek eğer, kendimizi Türkçü olarak tanımlamamalıyız. Şahsen ben, gününü gün eden ve dalkavuk adamlara, her ne kadar kendilerini Türkçü diye tanımlasalar da itibar etmiyorum. Türkçülük, bu hususta elbette ki bizim tekelimizde olacak. Öyle her isteyen kendi kafasına göre kendisini Türkçü ilan edemez. Tatlı su Türkçüsü olurlar bazıları, ancak o kadardır. Gerçek manada sayımızın da az olduğuna inanırım. Bilmektesiniz ki, AKP iktidarı aracı...

Trabzon Yeşilova Çepnileri

Resim
Trabzon Yeşilova Köyü Çepnileri Çepniler, Oğuzların Üçoklar kolundan Gökhan'ın soyundan gelm ektedirler. Türkiye'nin ve Dünya'nın dört bir yanına yayılan Çepniler; Özellikle Anadolu'yu, Karadenizi Türkleştirmiş bir Oğuz boyudur. Daha öncesinde Danişmend'lilerin devamı olarak Batı, Orta ve Doğu Karadenize uzanan sahada iki beylik kurmuşlardır. Bunlar, Taceddinoğulları ve Hacıemiroğulları'dır. Konumuz olan Yeşilova Çepnileri ise bir zamanlar Hacıemiroğullarının sınırları içerisinde bulunan, Çepnilerin çok yoğunca bulunduğu Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşamaktaydılar. Şalpazarı 29 parça Türkmen köyünden oluşur. Elimizdeki birkaç delil sayılabilecek bağlantılar ve kaynaklar, onların Şalpazarı'nın Kabasakal köyünden göçmüş oldukları ihtimalini güçlendirir. Şalpazarı'ndan dışarıya en çok göç verilen Geyikli köyünden olabilecekleri de tahminlerim arasındadır. Bugünkü Trabzon'un Ortahisar'a Bağlı Yeşilova Karşıyaka Mahallesinde yaşayan...

Atamızın Işığında

“Biz Türkler, tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.” Bu sözlerin sahibi, ulu önderimiz, başbuğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. . Hiç şüphesiz onun damarlarında akan kan, hissettiği duygular ve düşündüğü şeyler asırlar öncesinin Oğuz’uyla, Bilge’siyle, Kültegin’iyle, Kürşat’ıyla aynı idi. Yok olmakta olan, eriyen bir milleti hatta milli bir şuuru yeniden canlandırdı    Türk gençliği olarak bizlere de yaşanan tarihten ders çıkarmak ve atalarımızın bu vatanı ne zorluklarla muteber hale getirdiklerini anlamak düşmektedir . Anlamak ve onlara dil uzatan iç ve dış mihraklara gereken cevabı verebilmek… Elbette bunlar için genç nüfusumuzun daha bilinçli olması ve buna göre hareket etmesi gerekmektedir. Günümüzde bir erime görüyoruz. Toplumlar neden çöker? İnsanlar nasıl yozlaşırlar? Peki başbuğ şu anımızı görse bize tepkisi ne olurdu, neler söylerdi? İlk icraatları ne olurdu? Atamızın ışığı akıl ve bilimden gelmekteydi. Aklını kullanmayan bir top...

Bana Pontuslu Rum Diyene

Beni kastederek,  "O Türk değil." diyen, Sanadır bu sözler, kulak ver ey cahil! Sana sesleniyor Gökalp'imiz dünden, "Soyca Türk olsa da piçtir, Türk değil, Türklük hadimine Türk değil diyen!" Kendisini Türkçü diye niteleyen sen, Kitap okumayan, Türkçü olur muydu? Okusaydın Gökalp'imizi çokça sen, Pontusçunun maşası olur muydun? Samimi misin, yoksa riyakar mı? Tembel misin, işine mi gelmiyor? Seçilmiş bir çaşıt mısın yoksa sen, Bizi bölmek için yetiştirilen?  Kuştoğan, Bayram, Hacı Emir, Satılmış ve Süleyman adlı beğlerim, Geçerek kendi canlarından, Kıldılar Trabzon'u bizlere vatan.  Şimdi sen onları yadsırsın, Canik beyliklerini geçersin, Bir küçük tekfurluğa, Karadeniz'i mi verirsin?  Yok mu onca Türkmen kanına saygın? Nerede kaldı senin ey Türk maneviyatın? Yoksa tarih bilmez bir kör topal mısın? Türkçü deme kendine sen, Ki Türk'e yalnız zararsın. Görseydin Fatih'in emeğini sayfalardan, Bilirdin konuştuğunu, olmazdın ahmaklardan. Yavuz devr...

474

Otobüse bindim. Önce lağım kokuyordu (Sanırım son zamanlardaki soğuklardan dolayı fena hâlde hastalanmış birisi.), sonra birkaç kişi daha bindi ve otobüs tütün ile içki kokmaya başladı. Ve şimdi de bütün kokuların karışımıyla, yanmış kestane kokusuna benzer bir koku ki burnumuzun direğini sızlatıyor.