Adım Adım Geriye
Temmuz 2023'te, Mütenakız adlı dergide yayımlanmış bir yazıdır.
"Fotoğrafta gördüğünüz kız Kazak Türk'ü. Arkadaki adam da kızın babası. Yer Kazakistan.
Sevgili arkadaşlar . Türkistan'da yaklaşık 2 sene kalmış bir kardeşiniz olarak ciddiyetle söylüyorum ki, Türkistan halkı; (Orta Asya Türk Halkı) feci bir yobazlığın, emsali görülmemiş bir geriliğin içerisinde debelenip durmaktadır. Sizler; Türkistan'daki soydaşlarınızın Ruslaştıklarını düşünedurun, bu bir yana, onlar orada bütünüyle ve her gün, Arapçayı öğrenmekteler. Çocuklarını medreselere ve şeyhlere emanet etmekteler. Bunlarla beraber, Orta Asya bugüne bugün Fetöcü yuvasıdır. Tanış olduğum bütün Kırgızlar, Kazaklar ve Özbekler, Fetullah Gülen teröristine sevgi-saygı beslemekteler. İtibar etmekteler. Bakınız, tekrar söylüyorum, bizim insanımızdan daha derin uykudalar. Saflar, deyimi yerindeyse (hakaret maksatlı söylemiyorum) gerizekalılar. Günden güne yayılan selefi vehhabi islamını saymadım bile. Onu da ekleyin. Değişik bir İslâm yaşanıyor o topraklarda. Türkistan içten fethedilmiş gibi.
Her zaman söylerim, burada da bahsini geçireyim ve kısa da keseyim, kulak verin: o toprağın insanları, Sovyetler döneminde İslâm'ı yaşayamadı. Baskılandılar. Rus ismi almayanlar, Hristiyanlığı kabul etmeyenler öldürüldüler. Açlıkla sınandılar. Daha yeni bağımsızlık kazandılar. (Bağımsız görünüyorlar, hiçbir Türk devleti tam bağımsız değildir bugün.) O yüzden şu an, yabancı-düşman bir devlet kafalarına kafalarına vurmadığı için ve manevî bir açlık yaşadıkları için, bu insanlar bugün deli gibi, âşıkane, şeyhlerin dizlerinin dibinde cirit atmaktalar. Bayılıyorlar hacıya hocaya. Çok eğitimsizler. Ondandır, son vakitlerimde tekrarlıyorum, yine tekrarlayayım, duyun, paylaşın da: Türkistan'daki Türklerle birlik kurulmaz, kurulmamalı. Onlar yeniden şamar yemeliler, özlerini hatırlamalılar. Böyle bu gidişle de sonları iyi değil zaten, ve biz kendimize dönelim. Kendi içimize yönelelim. Ziya Gökalp'in, Türkçülüğün Esasları adlı kitabında belirttiği "Türkiyecilik" kavramına yoğunlaşalım. Türkçülük bayrağını bırakmadan, hatta Türkçülük bayrağını daha sıkı kavrayaraktan, başımızdaki şu Erdoğan belâsından kurtulmaya emeklenelim. Atatürk'ümüzün Cumhuriyetin ilk yıllarında yaptığı gibi, bizleri bilhassa toplumsal ve seviyesel anlamda ileri atacak inkılaplara koşalım. İlk önce, ilk ve en önemli ödevimizi belleyelim: Türkiye'yi bu çapsız iktidarın, çürük zihniyetin elinden kurtaracağız!
Kurtuluş yolu, bu üçündedir: Türk oluş, Türkçü oluş, Türkiyeci oluş.
Turan, daha sonra düşünülmelidir."
Yorumlar
Yorum Gönder