Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Âh!..

Âhh!..

Karakterimde Barınan/Bulunan Unsurlar

Agnostik Ateizm, Nihilizm, Natüralizm, Egoist Bireyci Anarşizm, Türkçülük ve Türkiyecilik. *Yani gayetle arafta kalmış bir adamım.

Acı

Sınıfta, oturduğum sıra boş kalıyor. Tek ben bulunuyorum o sırada, hiç sekmiyor. Hep böyle :) Oysa ben, iğrenç bir herif olduğumu zannetmiyorum. Bilgisiz, görgüsüz, geri zekalı, ahmak bir herif de değilim. Deli de değilim. Sohbetim de sarar bence. Yine çekiniyorlar. İnsanlar, kendilerine yakın hissedebildikleri kişiler ile dostluk kurma girişiminde bulunurlar. Hemen hemen, belli başlı karşılaşmalar harici asla kimse yüzüme bakmıyor. Sözgelimi ben, birini öldürmedim ya da yüz kızartıcı bir suç işlemedim.  Sadece, onlar gibi olamıyorum. İlgi uyandırabiliyor ama sevilemiyorum. 

Derler Sana: Serhat Bey

Üstün başın düzgünse, Yani şöyle efendi gibi giyinmişsen, Biraz varlıklı gözükecek olursan, Derler sana: Serhat Bey.  Derler sana: Serhat Bey, geliniz, bugünkü yemeği nasıl yorumlarsınız? Yani buradan ne anlarım biliyor musunuz? İnsanlık, bu işleyiş, bu düzen, en temelde ikiyüzlülüklerle doludur.  Bir insanın, herhangi bir konudaki fikrini sormak için, o insana selâm vermeniz için, o insanı önemsemeniz için ille de ille, o insanın bay gözükmesi mi gereklidir? Alt tarafı krem rengi bir pantolon, klasik bir siyah ayakkabı, bir haki renk tişört ve yine krem rengi uzun bir palto giydim ve başıma da fötr şapka taktım diye midir tüm bu hürmet?  Hürmet gösterilecek şey dış değildir, içtir.  Hürmeti hakeden şey; kıyafetlerimiz, paramız, malvarlığımız değildir. En temelde, insan, insan olduğu için kıymet görmelidir. Dün, sözgelimi, o kişiye bir sokak köpeğiymişçesine davranacaksınız, ama yarın da neredeyse ayaklarına kapanacaksınız.  Olmaz. Yanlıştır bu. En temelden, boz...

Ben Ali Olayım Yine

Ben Ali olayım yine ve sen ol Ertekin  Ben kitap okurken sen vur yine kahpece Yıllar sonra biçilirken bize cümleler Alacaksın mahsulünü ektiğin.

Sen Şen Kal

Sen şen kal daim, ve yitirme çocuksuluğunu

Esas Mânâ, Şâirin İçinde

Yine de "esas ma'nâ" şâirin içindedir. Ve nihayetinde, şâirle birlikte toprağa girecektir.

Aman Dikkat Ediniz

Yazarla/Şairle Konuşurken Dikkat Edin

Bu Kadar Basit

Yapmak isteyene yollar kolaylaşır, gönülsüz olan bahane bulmakta zorlanmaz.

"Serhat" dedi

"Serhat,"  dedi:  "bir daha bana yazmazsan, bir daha görüşmezsek sevinirim. Senin bipolarlığın beni olumsuz yönde etkiliyor."  Ona, küçük bir çocukmuşum gibi, heyecanım doruklarda, mutlu-mesut duygularla, safça, yazmıştım; o akşam. Görüldü atmaya bile tenezzül etmiyordu bu kez. Onca güzel sözlerim, onca güzel sözleri, birlikte geçirdiğimiz ufak ama derin ânlar, hoşsohbetlerimiz nereye gitmişti? Ne olmuştu? Ben ona "Ne oldu, herhangi bir problem mi var?" diye yazmasam, yazmayacaktı. Anlatmayacaktı. Böyle kestirip atacaktı, direkt silip atacaktı. Bunu başarabiliyorlar. Nasıl başarabiliyorlar bilemiyorum, ama başarıyorlar işte. Onlar unutabilirler. Ben "şairim" ya, hafızam kuvvetlidir ve bundan çoğu kez yakınmışımdır.  Âh, ben de onlar kadar umursamaz, balık hafızalı, kuş kafalı olabilseydim. Başka ne isterdim!

İnsan, Yalnızdır.

Nice yüreklendirici sözler vardır ki, boşturlar boş! İnanılmadan çıkmıştırlar ağızdan, safidirler, aldatıcıdırlar. Bu dünyada kim ne ederse ancak kendi eder. İnsan, yalnızdır.

Besteci Bekliyor Şiirlerim

Bana; piyanist, kemancı, "gıygıycı", bestekâr arkadaşlar lazım. Timur Selçuk gibi, babası Münir Nurettin Selçuk gibi ve Teoman Alpay gibi. Şiirlerim bestelenmeli. Veya, bestelenebilir şiirler yazılacak; yazmam gerek.

Yine Şiir ve Şâir Üzerine

Şimdi, şairler, pek bir şey anlatamıyorlar. Kelimeler, binlerce muhayyel ürünün yansımasıdırz fakat, okuyucu, bunların içerisinden, doğrudan, dosdoğru, hangi manayı kapacaklardır ne anlayacaklardır ne duyumsayacaklardır? Belirsiz. Şimdi, şairler, yüzlerce şair, onlarca şair, binlerce şair, milyonlarca şair, kendisini şair olarak tanımlayan sayısızca kişi, duygu aktarımında zorlanıyor. Şair, kelimelerin üstünü kapatıyor, bugünlerde. Doğrudan, dosdoğru, hangi manayı katacaklardır, ne anlayacaklardır ne duyumsayacaklardır okuyucular? Belirsiz. Zannediyorum ki, bu yeni çağda, yeni şairler türemesine karşın, pek çokları yalnızca utangaçtır. Utangaçtır, herhalde, bu şaircikler. Çünkü; doğrudan, dosdoğru bir anlatım göremiyoruz. Okuyucular, onların yazdıklarından, yani bu yeni şairlerin yazdıklarından, yani bu yeni şairlerin yazdığı eserlerden, ne anlayacaklardır ne sezinleyeceklerdir? Çepni Serhat Öztürk  11.01 6 Eylül, Cuma, 2024, Ortahisar/Trabzon.